Küresel Göç Politikalarında Yeni Bir Dönem
Son dönemde yalnızca Amerika Birleşik Devletleri değil, neredeyse tüm birinci dünya ülkeleri göç politikaları açısından eşi benzeri görülmemiş bir kapanma sürecine girmiş durumda. Özellikle ABD özelinde öğrenci vizeleri başta olmak üzere, vize süreçlerine yönelik daha katı ve detaylı incelemeler gündeme geliyor. Bu sürecin merkezinde ise bireylerin sosyal medya hesaplarının ayrıntılı biçimde incelenmesi bulunuyor.
Sosyal Medya Mercek Altında – Vize Süreçlerinde Yeni Dönem
Eskiden de bazı bilgilerin pasif biçimde toplanarak gerektiğinde devreye sokulduğu bilinmekteydi. Ancak o dönemde “aksi ispatlanana kadar masumiyet” ilkesi geçerliydi. Bugün ise sosyal medya verilerinin proaktif bir şekilde tarandığı, ve bu taramalar sonucunda olumsuz bir profil oluşması durumunda yalnızca vize başvurusunun reddedilmesi değil, mevcut vizelerin de iptali gibi sonuçlarla karşılaşılabileceği açıkça görülüyor.
Yeni sistemde, bu incelemeler tamamlanmadan vize randevularının bile açılmadığına dair örnekler mevcut. Özellikle Filistin’e verilen destek, ABD’nin küresel çıkarlarına yönelik eleştiriler, antisemitizm iddiaları ya da aşırı uç söylemler içeren paylaşımlar, risk unsuru olarak değerlendiriliyor.
Bu uygulamalar artık sessiz bir gözlem sürecinden çıkıp, devletin dış politika ve güvenlik stratejileri doğrultusunda aktif ve kapsamlı bir sosyal medya taramasına dönüşmüş durumda. Özellikle üniversite öğrencileri ve yükseköğretim kurumları ile yaşanan son gerginlikler de bu politikanın sahadaki yansımaları olarak karşımıza çıkıyor.
Trump yönetimi, adeta önce “ölüm”ü gösterip ardından “sıtmaya razı etme” stratejisi uyguluyor. Vizelerin yeniden açılacağına dair umutlar var, fakat getirilecek yeni düzenlemelerin kapsamı ve etkisi hâlâ belirsizliğini koruyor. Geçmişte de benzer yasak ve kısıtlamalarla karşı karşıya kalmıştık; ancak sonrasında öğrenci vize türlerinde tarihî onay oranları elde edildiğini de unutmamak gerekir.
Trump’ın iş dünyasından gelen bir lider olması nedeniyle, eğitim ve kültürel değişim programlarının ABD ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı olduğunu bildiğini varsayabiliriz. Dolayısıyla alınan bu kararların çoğu zaman ticari kaygılarla şekillenen, anlık hatta zaman zaman fevri çıkışlar olduğunu değerlendirmek mümkündür.
Öğrenciler İçin Yol Haritası ve Tavsiyeler
Bugünkü gündem vizelerin geçici olarak durdurulması olabilir; ancak kalıcı olan, yeni gelecek kurallar ve uygulamalar olacaktır. Kısa vadede bu durum vize süreçlerinde gecikmelere ve belirsizliklere yol açabilir. Uzun vadede ise sosyal medya tarama sürecinin nasıl uygulanacağı, uluslararası öğrencilerin ABD’ye olan ilgisini ciddi şekilde etkileyebilir.
Eğer bu süreç fazla katı ya da keyfî bir hâl alırsa, öğrenciler yönlerini Avrupa ya da Japonya gibi alternatif eğitim destinasyonlarına çevirebilirler. Bu da ABD’nin hem akademik hem de ekonomik açıdan geride kalmasına yol açabilir. Bu nedenle, olgun ve vizyoner bir yaklaşımda bu sonuçlar göz önünde bulundurularak politikalar şekillendirilmelidir.
Türk öğrenciler, eğitim planlarını gözden geçirmeli, B planlarını da masada tutmalıdır. Eğitim danışmanları olarak bizlere düşen görev, öğrencileri yalnızca ABD değil, dünya genelindeki güçlü eğitim sistemleri hakkında bilgilendirmek ve farklı ülkelerdeki üniversitelere yönlendirme konusunda da aktif rol almaktır.
Son olarak, bu dalgalı dönemi sağlıklı bir şekilde atlatabilmek adına öğrencilerin sosyal medya hesaplarını ve dijital ayak izlerini daha dikkatli yönetmeleri büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki bu incelemeleri yalnızca vize memurları değil, üniversiteler ve hatta gelecekteki işverenler de yapacaktır.